Vezaret kurumu, tüm siyasi teşekküller gibi Osmanlı imparatorluğunun da temel yapı taşlarından biriydi ve bu mevkide bulunan vezirler de devlet mekanizmasının başat unsurlarından idiler. Osman Beg’in Söğüt subaşısı ve uç beyi olarak seçildiği andan itibaren, hemen yanı başında amcası Dündar Beg’in etkin ve nüfuzlu bir figür olarak karşımıza çıkması bir rastlantı değildir. Beyliğin bütün önemli işlerini ve kararlarını danıştığı Dündar, bir bakıma kendisinin vekil ve danışmanı, yani veziri olarak tüm gelişmelerin içindeydi. Benzer şekilde çekirdek kadroda bulunan askerî elitler (kudretli alplar), fakihler ve ulema önderleri, askerî, idari, mali, hukuki ve bürokratik yapıların oluşumunda yaşamsal roller icra eden önemli kişilerdi. Böylece henüz Osman Beg’den itibaren, kuruluş sürecindeki bütün işlerin icra ve ifasında, beylerin vekil ve danışmanları olarak vezir sıfatını haiz kişiler belirgin bir biçimde ortaya çıkarak, Osmanlı üst yönetiminin merkezine yerleşmişlerdir.