Faust öyküsü ilk doğduğu andan itibaren kukla oyunlarından başlayarak şiir ve manzum temsiller gibi yüksek edebiyat eserlerinin ilgi alanına girmiştir. Bu numuneler arasında anlatıyı bambaşka bir mecraya taşıyarak gerek edebî gerek felsefi açıdan çok katmanlı bir şahesere dönüştürense şüphesiz Goethe’dir. Büyük şairin Faustunu okurken, sadece geniş bir edebiyat ve mitoloji bilgisine değil, şekillendirdiği karakterin arka planında yer alan Aydınlanma Çağı’nın rasyonel insan tipinden “Fırtına ve Coşku” (Sturm und Drang) devrinin irrasyonel insan tipine geçerken yaşanılan çok özgün ve bireysel çatışmalara dair de fikir sahibi olmak gerekir. İşte Burhanettin Batıman, 1942 ve 1949 yıllarında iki cilt içinde neşredilen, edebiyat araştırmaları tarihimizde bir tek esere hasredilmiş bu ilk oylumlu girişimiyle Faust’u, eserin düzenini takip eden bölüm ve sahneler içinde mısralar üzerinde tek tek durarak, sembolleri bütün tarihçeleriyle birlikte vererek açıklamıştır. Böylece karşımızda büyük insanlık dramının hem çok özel hem de hepimizi ilgilendiren geniş bir sahnesi açılmıştır.