Biblo Hayat "Çok büyük laflar etmeden, kendine kendi hadlerini de sürekli hatırlatarak, çok önemli bir işe girişiyor Metin Aydın; edebi bir dil ve üslûpla, bir tür yarı-amatör sosyolojik analize açılıyor, şeylerin bir tür fenomenolojisine dalıyor, yazarak düşünüyor ve bizi de düşünmeye davet ediyor. Makro siyasetten uzak durmaya çalışarak, gündelik hayatın mikro meseleleri, kılcal damarları içinden, edebiyat üzerinden ve edebiyat sayesinde, sosyolojiye, siyasete, estetik ve etik felsefelerine vektörler uzatıyor, sorular üretiyor. Başlıca derdi "coğrafyamız" olsa da bir "yöre ve töre" edebiyatına hapsedilmiş, streotipleştirilmiş toplumsal gerçekliklere daha yakından bakmaya ve bunların evrensel ölçeklerdeki uzanımlarını/boyutlarını fark etmeye çağırıyor okurunu. Böylece edebiyat, bir süslü laf kalabalığı, yazarın bir fantastik uğraşı olmanın ötesinde, bir dünya yurttaşının, evrensel dertleri olan bir hakikat arayışına ve hakikati sorgulama edimine dönüşüyor. Riya ve samimiyetsizlik ise Aydın'ın, hedef tahtasına koyduğu ve eleştiri oklarını yönelttiği başlıca şeyler durumunda. Alelade bir nesne, parkta bir bank, bir bilgisayar ya da bir ev eşyası, bir sokak hayvanı, bir gazete haberi, bir TV dizisinden ya da reklam filminden bir replik, aile içi bir muhabbet ya da komşu-luk ilişkilerinden bir kesit... Birer mecaza dönüşerek yeni anlam katmanları kazanan bir biblo, bisturi ya da kiler, gündelik kullanımlarının ötesine taşarak, modern kent hayatının farklı veçhelerine yönelen bir düşünme ve yazma eyleminin hem nesnesi hem de öznesi haline geliyorlar, Metin Aydın'ın anlatımlarında." Mehmet Atlı