Her toplumun bir inanç dünyası, bir dili, bir tarihi vardır. Bu unsurlar yaşatılırsa o toplum ayakta kalır. Dil anlaşma sistemidir. Anlaşmayı sağlayan işaretler, jestler, mimikler, sözler dilin unsurlarıdır.
Milleti meydana getiren bireyler birbirlerine isteklerini sözle anlatmaya çalışır sonrada anlaşılmasını ister. Bu sözler yazıya geçirildiğinde ise sonradan gelenler tarafından öğrenilir. O toplumun torunlarına miras kalır. Yani sözün kaybolmamasını yazı önler.
İnsanların düşünce gücünü, duygusal zenginliğini, birikimlerini konuşarak veya yazarak paylaşması bilgi devşirmesidir. Kendini yenilemeyi, anlaşılmayı, devamlılığı meydana getirir.
Nesiller de bu şekilde gelecek için birbirini anlar duruma gelir.
Doğruları yazmak, anlatmak onun için çok önemlidir.
Söylenecek, yazılacak çok şey var. İnsanların hepsi fikirlerini, sözlerini, eylemlerini anlatmaya çalışıyor, değişik şeyler söylüyor. Bunların her biri sohbet konusu olur, kitap olur.
Araştırmacı bir toplum olduğumuz için Alevi/Bektaşilerin yaptıkları her şey sorgulanmakta, sorular sorulmaktadır. Çoğu zaman sorulan sorulara Aleviler mantıki, akla yatkın cevaplar verirler, Naçizane ben de Dede gözü ile bize sorulan soruları yorumlamaya çalıştım.
Yaşanılanlara bakıldığında hayatı, insanlığı, Alevi/Bektaşiliği, Dedeleri, talipleri, yolu anlatmak güzel ve kolay olur, yorum yapar yazar geçersin. Önemli olan çözüm bulmaktır.
İslam’ı, Alevi/Bektaşiliği, yolu katletmek, yok etmek isteyen gruplar, etmenler var, sorgulanacak konular var. Bunları da düşünmek gerekiyor.
Bu kitapta anlatılan konular genelde cemlerde, sohbetlerde, panellerde sorulan sorulardan oluşmaktadır. Onları değerlendirdim. Sizlere yansıtmaya çalıştım. Soru sahipleri müsaade edenlerin isimlerini açıkladım, istemeyenleri açıklamadım. İnşallah faydalı olmuşumdur..